• RÖPORTAJ
  • EN
Picture

Christina Sandsengen

Gitar
Picture

Michel Lethiec

Klarinet
Picture

The Real Group

A Capella Grup
Picture

Leonard Elschenbroich

Çello
Picture

The Swingle Singers

A Capella Grup

CHRISTINA SANDSENGEN

Christina Sandsengen Norveç asıllı bir klasik gitar virtüözü. Kendisi 26-29 Ağustos arasında Kusadası'nda masterclass'a katılacak. 
Kendisiyle gitar, pratik, masterclasslar ve ilk albumü Shades&Contrasts hakkında konustuk. Albümü asagıdaki Spotify listesinden dinleyebilirsiniz !
Türkiye'de vereceği konser takvimi ise şu sekilde;  şçöüiğı
16 Agustos - Ayvalık
17 Agustos ​- Altınoluk
22 Agustos  - Marmaris
26/29 Agustos  - Kusadası (masterclass)
Picture
THEHEADPHONE.NET'E
​ÖZEL
Öncelikle bu fırsat için çok teşekkür ederim.
Ben sana teşekkür ederim !  :-)
 
Gitar klasik müzikte çok yaygın kullanılan bir müzik aleti değil. Daha çok solo kullanılan bir enstrüman. Bu virtüöz için bir zorluk yaratıyor mu?
Klasik gitar muhteşem bir solo enstrüman çünkü tek başına bir orkestra gibi ve zengin bir ses yaratmak için orkestraya ihtiyaç duymuyor. Farklı karakterdeki sesleri aynı anda çıkarabiliyorsunuz, bu da klasik gitarı çok zengin ve güzel kılıyor.

İlk albümünüz Shades & Contrasts'tan biraz bahsedebilir misiniz? Repertuvarı nasıl seçtiniz?
​Klasik gitar benim için hayatın tüm iz ve tezatlarını keşfettiğim tüm  bilinçaltı duygu dünyamın anahtarı. Shades & Contrasts'ta yer alan tüm eserler özel bir şekilde kalbime dokunan ve çalmaya mecbur hissettiğim parçalar. Geniş duygu tezatı yaratan tüm parçaların kombinasyonu kendi izleriyle birlikte benim iç dünyamı yansıtan geniş bir kanvasta birleşerek dengeleniyorlar. Yani bu albüm yoğun bir kişisel söylem.
 
Türkiye'yi daha önce birkaç kez ziyaret ettiniz. Buradaki performanslarınızla ilgili bir yorumunuz var mı?
Türkiye'yi ziyaret etmek her zaman büyük bir zevk! Türkler olağan şekilde tatlı ve kibarlar. Ayrıca Türk misafirperverliği nereye gitsem karşıma çıktı.

26-29 Ağustos arasında Kuşadası'nda masterclass'ta olacaksınız. Ayrıca Norveç'te de masterclass okulunuz var. Yaklaşımınız nasıl oluyor?

Masterclass'larda çalan kişiyi dinliyorum ve çaldığı hakkında konuşuyoruz. Her virtüöz farklıdır ve kendine özgü bir anlatımı vardır. Ben de başka değişik müzikal açılardan da bakması için yüreklendiriyorum. Ayrıca teknik konular, performans endişesi gibi konularda konuşuyoruz.

Siz Türk ezgilerinden ilham alınarak bestelenen Domeniconi'nin Koyunbaba eserinin performansıyla anılıyorsunuz. Bu esere nasıl bağlısınız?

Koyunbaba geniş duygu yelpazesi ve Türk Halk ruhu ile beni ele geçiriyor. Bu esere derinden bağlıyım. Bu eserin atmosferinde, hassaslığında ve acısında beni rezone eden ve geniş bir duygu selini ortaya çıkaran bir şeyler var.

Pratik rutininiz nasıl? Genç gitar vitüözleri için tavsiyeleriniz var mı?

Her zaman sizin için önemli olan ve tutkulu olduğunuz şeyler için zamanınızı harcayın. Fakat önemli olan şey günde kaç saat çalıştığınız değil, ne kadar kaliteli çalıştığınız. Kafanızı her zaman çalışmanıza verin ve ne yapıp neden yaptığınızı her zaman sorgulayın. Çalışma planı hazırlamak yardımcı olabilir, özellikle kötü bir gün geçiriyorsanız. Asla vazgeçmeyin, yaptığınız işte ısrarcı olun ve hayallerinizin peşinden koşun!
 
2017/2018 sezonunda ne gibi projeleriniz var?

Şu anda yeni albümüm üzerinde çalışıyorum ve yakın gelecekte bir müzik videom çıkacak. Aynı zamanda turda olacağım. Websitemi, Facebook ve Instagram sayfamı takipte kalın :)

Röportaj: Ece Demirel

MICHEL LETHIAC

Ünlü klarinetçi Michel Lethiec Eylül ayında Urla Müzik Akademisi'nin düzenledigı masterclass'a katılmak üzere Türkiye'ye gelecek. Biz de Lethiec ile masterclass, modern klasik müzik, müzik egitimi ve daha pek çok sey hakkında konustuk.​
THEHEADPHONE.NET'E
​ÖZEL
Picture
Klarinet çalmak istediginize nasıl karar verdiniz ? Genç bir müzisyenken müzik kariyeri için motivasyonunuzu saglayan sey neydi?
Çok iyi ögretmenlere sahip olacak kadar sanslıydım - sadece klarinet taktigi yönünden degil, ayrıca artistik zevk açısından. Çok kısa zamanda müzigin hayatı güzel ve yararlı sekilde paylasmak için en mükemmel yol oldugunu anladım.
 
Çok fazla modern klasik müzk eserinin prömiyerinde yer aldınız. Bu eserlere yaklasımınız nasıl oluyor? Bu eserleri çalarken yasadıgınız farklılıklar nelerdir?
Bizim zamanımızda bestelenen bir müziği icra ettiginizde bestecinin amacını direct besteninin kendisinden ya da eseri yorumlayanlardan ögrenebiliyorsunuz. Ve eger prömiyerde yer alma sansınız oluyorsa, eserin ayrıntılarını degistirmeye ufak katkılarınız da olabiliyor.
  
Çok fazla degisik müzisyen ve orkestra ile birlikte calıstınız. Sahne deneyimlerinizden bahsedebilir misiniz? Herhangi bir krizi önlemek için yaptıgınız seyler oldu mu?

Krizler olabilir tabi ki fakat oldukça nadiren. Oda müzigi grupları kucuk bir toplumsal grup gibidir, degisik ve guclu kisilikleri bir araya koymak zorundasınız. Bir solocu olarak fikirlerinizi şef ile paylasmalısınız ve bazen çok az proval ile bir konser çıkarmaya hazır olmalısınız.
 
Paris Konservatuvarı'nda ögretmenlik yapıyorsunuz. Ögretmenin yarattıgı güçlükler nelerdir? Degisik sınıf ve ögrencilere farklı yaklasımlar sergiliyor musunuz? Her ögrencinin degisik repertuvarına nasıl yaklasıyorsunuz?
Her ögrencinin kendi kisiligini ortaya çıkarmasına çalısıyorum ve hepsinin benzer sekilde çalmasını istemiyorum. Her ögrenci farklıdır (gelenek, okul, çalısma..). Sürekli yaklasımınızı güncellemek durumundasınız.
 
Bir çok uluslararası yarısmada jüri üyeliginiz var. Katılımcılara öneriniz nelerdir?
Adaylar arasında seçim yapmak çok zor oluyor çünkü tekniksel düzey çok yüksek. Benim üç kriterim var: sasırmak (iyi yönde tabi ki: yeni fikirler), duyguyu hissetmek ve beraber çalma istegi hissetmek. Her zaman ögrencilere çalarken hissetmelerini öneririm - tam tersini degil. Jürideki çogu üyeyi kendi gerçek kisiliginizle etkilemek zorundasınız.
 
Eylül ayında Urla Müzik Akademisi ile bir masterclass vereceksiniz. Bundan biraz bahsedebilir misiniz? Klarinetçiler için bu tarz masterclasslar ne kadar önemli?
Masterclasslar çok önemlidir, çok kısa bir süre içerisinde çok fazla bilgile erisirsiniz; çogu zaman kendi ögretmeninizle aynı yönde. Fakat baska bir kisiden gelmesi bu bilgileri gelistirir ve onaylar. Değisilk bir hocanın teknigiyle kendinizi gelistirebilir ve bu deneyimi diger ögrencilerle paylasabilirsiniz. Ayrıca degisik repertuvarlara da ulasma sansınız olur.
  
Nasıl pratik yapıyorsunuz? Genç müzisyenlere kendi pratik ve müzik anlayısları için önerileriniz nelerdir?

Teknik çalısmaları (diziler..) fakat her zaman konserdeymis gini çalmaları... Her zaman kendilerini dinlemeleri (ya da kaydetmeleri), her zaman kendilerinin bir yorumlayıcı olduğunu hatırlamaları ve bestecinin yapını saygı gösterirken aynı zamanda kendi fikirlerini ortaya çıkarmaları.
  
2017/2018 sezonundaki planlarınız nelerdir?

Avrupa, Güney Afrika, Güney Amerika, Çin ve Kore'de konserler.. Maratka (klarinet quintet), Penderecki ve baska bestecilerden prömiyerler.. 2 CD kayıdı, Fransa (Nice ve Paris), Almanya, Brezilya, Finlandiya ve Polonyo'da egitimler. Pablo Casals Festival'de birçok insan ve seyirci agırlamak. Aynı zamanda her zaman müzigi bir barıs mesajı ve egitimin önemli bir parçası olarak kullanma projesi.

Röportaj: Ece Demirel

UMA Masterclass - Leonard Elschenbroich

Leonard ile Urla Müzik Akademisi'nin organize ettiği masterclass hakkında konuştuk. Masterclass'a Leonard Elschenbroich (çello) 'ın yanında; Radovan Flatkovic (korna) ve Michel Lethiec (klarinet) katılacak. 5-30 Eylül arasında gerçekleşecek olan etkinlikte bu üç ustayı ağırlamak için çok heyecanlıyız ! Masterclass ile ilgili bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
THEHEADPHONE.NET'E
​ÖZEL
Picture
​Urla Müzik Akademisi'nde 5-9 Eylül arasında vereceginiz masterclasstan bize biraz bahsedebilir misiniz ?
Çello icracıları bana eserlerini çalma şansını elde edecekler, diğer katılımcıları dinleyecekler ve performans sergileme şansına sahip olacaklar. Ben de bir performans sergileyeceğim büyük ihtimalle.
 
Çello icracıları için bu tarz masterclass'lara katılmak ne kadar önemli ?
Ben gençken tüm yazlarım masterclasslar ile doluydu. O zamanların en çok bilinen hocalarından ders almıştım ve bu deneyimden çok fazla şey ögrenmistim. Bazıları biraz şok ediciydi, bazıları ise başka yönde ilerlemek için teşvik etti. Fakat bence bu paha biçilemez bir ögreti ve müzisyen olarak gelismenize katkısı çok büyük.
 
Masterclass'ta çalınacak olan eserlere nasıl karar veriyorsunuz? Bu karar icracıya mı baglı yoksa farklı zorluk seviyelerinde özel eserler mi seçiliyor ?
Tüm katılımcılar kendi istedikleri parçaları seçebilirler !
 
Her katılımcının degisik stil ve repertuvarlarına nasıl yaklasım saglıyorsunuz ?
Benim görevim müzisyenin ne söylemeye çalıştıgını anlamak ve a) buna ulaşmasına yardımcı olmak ve/veya b) onlara sebebini sorgulatarak belki başka yaklaşımlar önermek.
 
Siz daha önce katıldığınız masterclasslarda sizin görüsünüzü ya da stilinizi degistiren deneyimler yasamıs mıydınız ? 
Pek çok! Gençken görüşlerim konusunda çok sabittim ve biraz da miyopik bakıyordum. Daha deneyimli ve olgun müzisyenlerden anında geri dönüş almak bu fikirlerimi sorgulamamı ve değiştirmemi sagladı. Ayrıca masterclasslar sayesinde beraber çalışmaya başladıgım üç hocam oldu: Uzi Wiesel, Frans Helmerson, Gavriel Lipkind.
 
Yaz için baska planlarınız neler ?
Güney Afrika'da olacak olan bir turum var - resitaller ve ayrıca yönettiğim konserler olacak. Ek olarak tüm Beethoven Sonatlarını kaydedeceğim. Ayrıca bu yaz uzun bir tatil beni bekliyor !

​Ece Demirel
Share

LEONARD ELSCHENBROICH RÖPORTAJI

THEHEADPHONE'A ÖZEL
Picture
Her şeyden önce, theheadphone.net için röportaj vermeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Ayırdığınız zaman için ayrıca teşekkür ederim, bu benim için harika bir fırsat !
 
Müzik kariyeri sahibi olmaya nasıl karar verdiniz? Ve daha önemlisi, bunu nasıl başardınız? Kariyerinizin dönüm noktası neydi?
11 yaşındayken, Yehudi Menuhin Okulu'ndaki ilk haftamda, başka bir öğrenciye profesyonel olmayı isteyip istemediğini sordum. Bana delirmiş gibi baktılar. Yoksa neden o okulda olurlardı ? O an ilk defa müziğin sadece hayatımın bir parçası değil, benim mesleğim olacağını anladım.
 
On üç yaşındayken konserler vermeye başladım ama her zaman ilk olarak 2007/08 sezonunu ilk olarak görüyorum. Üniversitemi bitirmiştim, uluslararası konserlerde çalıyordum ve konçertoların çoğunu orkestra ile ilk kez çalıyordum. Yakında on yıl olacak ... Vay canına.
 
Kayıtlara veya konser programlarına dahil ettiğiniz parçalara nasıl karar veriyorsunuz?
CD'leri çıkardığımda, yalnızca kaydetmeyi istediğim ve parçaya bir şeyler katabileceğimi hissettiğim parçaları seçiyorum. Resital programları da benzer şekilde ancak biraz daha serbest. Orkestrayla çalmak için her zaman yeni parçalar öneriyorum ve onlar da genelde istekli oluyorlar. Fakat çoğu zaman Dvorak, Elgar, Schumann, Shostakovich, Brahms, Beethoven, Saint-Saens gibi bestecilerin standartlarını tercih ediyorum.
 
Ne sıklıkla pratik yapıyorsunuz? Müzisyenlerle paylaşmak istediğiniz ipuçlar var mı?
Eskiden çok fazla pratik yapardım. Benlik değeriyle bağlantılı çok Protestan bir çalışma görüşüm vardı. Bu sanat için yararlı bir şey değil. Kendi ritminizi bulmak önemlidir. Şu anda günde yaklaşık üç saat çalışıyorum, ancak müzik düşünerek, zihinsel olarak çalışarak, uzanıp yeni kararların ve bilgilerin kök salmasına izin vererek çok fazla zaman harcıyorum. Bu, genç müzisyenlere tavsiyem olabilir. Çalışma rutininizi yalnızca sonuçlara göre ölçün ve oraya olabildiğince az şey yaparak ulaşmaya çalışın, fazla değil.
 
Yayınlanacak yeni Schnittke  kaydınızdan kısaca bahseder misiniz? Gelecekte başka ne gibi projeler var?
Haziran'da, 1870li yıllardan Saint-Saens Cello Konçertosu ile başlayarak, Ravel, Debussy, Messiaen aracılığıyla, 1970'lerdeki Dutilleux Konçertosu'na ulaşarak, 100 yıllık Fransız müziğinin bir albümünü piyasaya sürüyorum. BBC İskoç Senfoni, John Wilson ve ayrıca Alexei Grynyuk (piyano) ile. Ocak 2018'de ise Alexei Grynyuk ile birlikte Beethoven'in tüm Çello Sonatlarını yayınlayacağız. Şimdiye kadar dört tane kaydettik ve son ikisini de nisan ayında tamamlayacağız.
 
Yaptığınız en eğlenceli ve heyecanlı proje neydi?
2010-2012 yılları arasında Viyana'da şeflik dersleri veriyordum ve geçen yıl bunu tekrar yapmaya başladım. 2016'da orkestra yönetmeye başladım ve önümüzdeki iki yıl boyunca da planlanan birkaç şey var. Bu benim için bir hayaldi ve şimdi gerçekleşmesini izliyorum. İnanılmaz.
 
Bir parçayı seslendirmeden önce parçaya nasıl yaklaşıyorsunuz? Parçanın tarihsel geçmişi, kayıt ve performans geçmişi sizin için ne kadar önemli?
Müziğin hayata geçirilebilmesi için sanatçı tarafından bir bireyselleştirme olmalı. Sanatçı özne ve besteci nesnedir ve bunu ters çevirmeye çalışmak işe yaramaz. Sanatçı nesne olamaz. Çellist besteciyi çalar ve besteci performansın nesnesidir. Kendinizi konu olarak ne kadar çok bilgilendirirseniz o kadar bağlamın farkına varırsınız ve besteciye yaklaşımınızda da bir o kadar çok referans yapar hale gelirsiniz. Çocukluğunuzda, her şeyin sizinle ilgili olduğunu düşünürsünüz; ancak büyüdükçe diğer insanlar da bu büyük resme sığar. Aynı şey bir yorumlama açısından geçerlidir. Yaşlandıkça, "Ben bir insanım ve Tchaikovsky de bir insan". İkimiz de hissediyoruz, hatta belki hislerimiz konusunda benzerlik gösterebiliriz, ancak tarihsel veya sosyal bağlam o kadar farklıdır ki, Tchaikovsky 'nin atıfta bulunduğu şeyi, o kültür hakkında daha fazla şey biliyorsanız anlayabilirsiniz ancak. Bu dünyayı hissettirmek önemlidir. Eseri daha iyi anlayabilmek için ondan uzak durmamanız gerekir. Aksine, müziğe öznel olarak daha fazla bağlanabilmelisiniz, yoksa sadece bir tarih dersi olur. Bu, birinin '’Mozart'ın bunu nasıl çaldığını biliyorum, işte böyle'’ demesi gibi. Ama bu Mozart'ın yaşadıkları değildi, o bunları düşünmüyordu. Mozart’ın yaşadığı tüm şeyler kaçınılmazdı; bu onun hayatıydı, etrafını saran şeylerdi ve şu anda çaldığımız parçayı yaratan öznel düşüncelerdi. Nesnelliği ve öznelliği dengeleyebilmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum, bu yüzden "bilgilendirilmiş öznellik" yorumlanmanın en iyi yoludur.
 
Batı Müziğinin ilerlemesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Modern kompozisyonları takip ediyor musunuz?
Ben çok fazla yeni müzik seslendiriyorum ve her zaman programlarımda yer vermeye çalışıyorum. Bu ayki trio turumuzda iki yeni eser çalıyor olacağız. Arlene Sierra'nın (2013) üçlüsü ve Mark-Anthony Turnage'in (2015) bir ikilisi. 2018 yılında BBC Filarmoni ile birlikte Mark Simpson tarafından yazılan yeni bir viyolonsel konçertosunun prömiyerini yapacağız. Yeni müzik, benim için tarihi müziklerle aynı yeri alır; hem icra hem dinleme olarak. Gerçekten ayırt etmiyorum ve çizgiyi nerede çizeceğimi bilmiyorum. Tüm iyi müzikler bir zamanlar yeni oldu. Çoğu 'çok yeni'!
 
İstanbul’da Koç ailesine özel olarak vereceğiniz konser programından kısaca bahseder misiniz?
Evet, mülkünde özel bir konser var. Ömer Koç ile arkadaşız ve daha önce Londra'da benzer bir konser düzenlemiştik. O büyüleyici ve çok nazik bir adamdır. Sanat koleksiyonu çok spesifik ve en yüksek kalitedir.
 
Konserler sırasında yaşanan komik anınız / tecrübeniz var mı? Veya paylaşmak istediğiniz bir deneyim?
Bir kere "Archduke" Trio'nun yavaş bölümünde uyuyakalmıştım. Çalarken uyandım !
 
Boş vakitlerinizde çoğunlukla ne dinlersiniz?
Ben sadece seyahat ederken müzik dinleme eğilimindeyim ve son zamanlarda genellikle Norman Feldman veya Ligeti dinliyorum. Akşamları geç olduysa, PND ve Makkonen'in tadını çıkarabilirim. Klasik müzik arkadaşlarımı şaşkına çevirerek...
 
Son olarak, en sevdiğiniz parça nedir?
Beethoven Cello Sonatları ve Brahms Birinci Senfoni.

Leonard Elschennroich tarafından cevaplanmıştır. Çok teşekkür ederiz :)

THE REAL GROUP RÖPORTAJI

SADECE THEHEADPHONE'DA
Tüm grup üyeleri tarafından gönderilen ses kaydından yazıya aktarıldı
Picture
Öncelikle mesajıma cevap verdiğiniz için çok teşekkürler. Çok yoğun olduğunuzu biliyorum, bana zaman ayırdığınız için ve müziğinizle bize ilham verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim !

İsveç daha çok elektronik müzik ile bilinen bir ülke, fakat aslında çok sayıda da koro mevcut. Kısaca İsveç’teki koral müzik trendinden bahseder misiniz ?

İsveç, diğer Baltik ülkeleri gibi, hep koro müziğiyle ilgili bir ülke olmuştur. Koro geleneği genelde halk müziği ve klasik müzik üzerineydi. Fakat şimdi yeni trend çağdaş müzik üzerine. İsveç’in her yerinde sürekli olarak yeni caz ve pop koroları ortaya çıkıyor ve bu  muhteşem bir şey !

Yeni üyelerinizi nasıl seçiyorsunuz ? Herkes seçmelere katılabiliyor mu ? Üyeler çoğunlukla İskandinav ülkelerden, provalarda İsveçce mi konuşuluyor ?

Yeni üyeler için seçmelerimiz oluyor, az çok bildiğimiz insanları etrafa soruyoruz, çünkü eğer açık seçme gerçekleştirirsek, bu bizim için çok fazla zaman alır. Seçmelerimizi yaptık ve Janis ile Lisa’yı seçtik. Provalarda İsveçce konuşmaya çalışıyoruz ama İngilizce de konuşuyoruz çünkü Janis İsveçce’si üzerine çalışmaya devam ediyor. Provlarımız Stockholm’de oluyor.

Gruptaki en favori anlarınız neler ? Konserde yaşanan ve unutamadığınız anlar var mı ?

Bizim için konserleri kıyaslamak imkansız bir şey. Bu gerçekten zor bir soru. Biz her konseri farklı yapmaya çalışıyoruz. Her gece farklı bir deneyim oluyor.

Grup dinamikleriniz nasıl ? Yeni üyeler grup dinamiğini değiştiriyor mu sizce ? Nasıl bu kadar hızlı adapte oluyorsunuz ? Grubun değişik dönemleri oluyor mu ? 

Grup dinamikleri yeni üyelerle birlikte kesinlikle değişiyor diyebilirim. Grup olarak sürekli gelişiyor olmamız ilginç bir durum. Benim için, Morten, grupta yeni üye olduğumda – ki bu 9 sene önceydi – çok hızlı adapte olmuştum. Bir aile tarafından kucaklandığımı hissetmiştim. Janis sen ne diyorsun ?
Janis: Ben çok iyi hissediyorum. Ben de adapte olduğumu düşünüyorum – hızlı mı yavaş mı bilemiyorum. Sadece kendim gibi olmaya çalışıyorum – olabildiğim kadar sinirbozucu :)
Bu sanki küçük bir aile gibi, bazen birisi sinirbozucu ve bazen ise tam tersi olabiliyor, sanırım grubun dinamikleri bu şekilde.
Ve biz çoğu zaman açık olmaya çalışıyoruz. İnsanlar kendileri gibidir, hepimiz farklıyız, değişik modlarımız var. Bazen iyi günlerimiz, bazen kötü günlerimiz olduğunu hatırlamak zorundayız. Bir grup olarak bunu anlamalı ve saygı duymalıyız.

Repertuvara nasıl karar veriyorsunuz ? Bir üyenin nefret ederken, diğer üyenin çok sevdiği eserleriniz var mı ?

Hepimiz repertuvar seçiminde olabildiğince yer almaya ve sevdiğimiz parçaları seslendirmeye çalışıyoruz. Program yaratmaya geldiğinde ise demikrasi uyguluyoruz.

Her konser için değişik bir konsept yaratmaya çalışıyor musunuz ? Eserlerde küçük değişiklikler vs.

Küçük değişiklikler biz istesek de istemesek de oluyor. Çünkü her gece farklı, her konser salonu farklı, her seyirci farklı ve her konser farklı bu yüzden. Tabi ki, repertuvarı değiştiriyoruz, konser kıyafetleri, koreografi ve diğer küçük şeyleri... Aynı şarkıları söyleyebiliriz fakat asla aynı duyulmazlar.

Gelecek planları, turlar ve konser programlarınız nasıl ? Gelecek sene katılacağınız bir koro festivali var mı ?

Turumuza devam ediyoruz. Gelecek yıl birkaç kez Amerika’ya gideceğiz, çoğunlukla yaptığımız gibi Avrupa’da turlayacağız. Almanya’da gerçekleşecek bir Big Band projemiz var. Rajaton’la yapacağımız konserlerimiz var, The Level Eleven projesi. Kendimizi bu şekilde meşgul ediyoruz.

The Real Group üyeleri sahne dışında neler yapıyor ? Çok vakit geçiriyor musunuz ? Konserden önce veya sonra yaptığınız ritüeller var mı ?

Hepimizin kendi hazırlanma tekniği var. Her gün farklı, bazen birimiz hasta olabiliyor, o zaman daha farklı bir hazırlanma tekniğine ihtiyaç duyuyor. Fakat genellikle konserden önce birbirimizin farkına varmaya çalışıyoruz sahneye çıkmadan önce. Böylece bizi nasıl bir konserin beklediğini anlayabiliyoruz. Sonrasında sahne öncesinde bir kucaklaşma gerçekleştiriyoruz, hepsi bu.

Bize kısaca ‘’The Real Group Academy’’den bahsedebilir misiniz ? Daha önce neler yapıldı ve gelecek planları ne şekilde ?

The Real Group Academy bizim eğitim portalımız. Online portalda Skype koçluğu yapmaya çalışıyoruz, fakat daha çok şimdiki ve eski grup üyelerimizle tanışmalar düzenliyoruz. Ayrıca inandığımız ve fikirlerini paylaştığımız pedagoglarla tanıştırıyoruz. Bu tüm yıl boyunca devam ediyor.

Çok fazla a capella grup ve koro mevcut. Bunların arasından sıyrılmak için neler gerekli sizce ?

Bence kendine doğru kalman gerekiyor, yaptığın şeyleri yaparken zevk almak gerekiyor. Ve yarışmamak. Çünkü biz rekabete inanmıyoruz, sanat yaparken rekabet yapılmaz. Sadece kendiniz olmaktan vazgeçmeyin.

Son olarak, sizin favori The Real Group düzenlemeniz hangisi ?

Biz repertuvarımızda yer alan ve yer almış tüm şarkılarımızı seviyoruz.Fakat favori düzenlemelerimiz şu an repertuvarda yer verdiklerimiz. Çünkü repertuvarı sevmek zorundayız, yoksa onları söylemezdik. Konserlerimize gelin :)
Theheadphone.net’e bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Dinleyerek ve söyleyerek saatler geçirdiğiniz bir grup ile konuşma fırsatı yakalamak harikaydı !

​Ece Demirel

THE SWINGLE SINGERS RÖPORTAJI

SADECE THEHEADPHONE.NET'TE

12 yıldır The Swingles'da bas söyleyen Edward Randell tarafından cevaplanmıştır.

Picture
Swingle Singers çok saygı gören ve sevilen bir a capella grubu. İnsan sesinin kapasitesini keşfetmek her zaman ilham verici olmuştur. The Swingles’ın vokal kalitesi, aranjmanları, performansları biz koro müziği aşıklarını kıskandıran cinsten. Son zamanlarda Türkiye’de de koro müziğine karşı artan bir ilgi var, küçüklü büyüklü korolar ve a capella grupların sayısı her geçen gün artmakta. 1960’dan beri koro dünyasının önde gelen a capella grubu olmayı sürdüren The Swingles’ın dünyasına küçük bir bakış atalım.
 
Öncelikle, theheadphone.net için röportaj vermeyi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Hayranlarınız olarak, The Swingles’ın provalarını çok merak ediyoruz. Yaptığınız özel ses egzersizleri var mı ? Ne kadar sıklıkla prova alıyorsunuz ?
 
Rica ederiz ! Bizim prova zamanlarımız çok değerli, yeni bir parça üzerinde de çalışıyor olsak, repertuvar da tazeliyor olsak olabildiğince odaklanmış olmak istiyoruz. Ne kadar sıklıkla prova aldığımız o sırada uğraştığımız projeye bağlı oluyor. Konserlerle yoğun olduğumuz dönemler provalarımız soundcheck esnasında oluyor. Londra’da prova aldığımızda provalara müzikleri önceden öğrenmiş, seslerimiz önceden ısınmış şekilde başlamak istiyoruz. Bazen hepimizin dinlemesini geliştirmek için provayı boşveriyor ve grup doğaçlaması yapıyoruz. Prova teknikleri olarak, en çok değer verdiğimiz tekniklerden biri metronom ile çalışmak. Yanımızda her zaman bir piyano bulunuyor – doğru tonu ve zamanı yakalayabilmek için.
 
Repertuvarınıza nasıl karar veriyorsunuz ? Konserler ya da kayıtlar için üyeler konsept ya da parça önerisinde bulunabiliyor mu ?
 
Kesinlikle. Grubumuz demokrasiyle işliyor ve her şeyi denemeye hazırız. Şu anda yeni bir albüm üzerinde çalışıyoruz ve her üye kendi fikir ve aranjmanlarıyla katkıda bulunuyor ki bu çok muhteşem, çünkü bu çok daha fazla yaratıcılık anlamına geliyor. Zamanla, bazı parçalar kenara atılırken, bazıları favori olarak kalıyor ve hangi parçanın hangisi olacağını kestirmek imkansız.
 
Aynı zamanda Gemiler Giresune gibi halk şarkılarının da aranjmanlarını yapıyorsunuz. Bu parçayı nasıl buldunuz? Bu şarkıyı söylemek daha değişik bir vokal teknik gerektirdiği için bu zorlayıcı mıydı ? Telaffuzu nasıl çalıştınız ?
 
Evet, halk şarkılarını keşfetmeyi seviyoruz, hatta bir sonraki albümümüz dünyanın çeşitli yerlerinden alınan halk şarkı aranjmanlarından oluşacak. Grup geliştikçe yeni ses renk ve teknikleri keşfetmekle daha çok ilgilenmeye başlıyoruz. Şanslıyız ki bize telaffuz konusunda yardımcı olan Türk arkadaşlarımız var.
 
Yeni bir Swingle’da aradığınız özellikler nelerdir ? Eminim ki çok fazla başvuru alıyorsunuzdur, bu seçmeleri nasıl yönetiyorsunuz?
 
Bir sürü değişik şeye dikkat ediyoruz ! Müzikalite ve çok yönlülük, özel (ve talepkar) bir ses aralığı, muhteşem bir solist ve icracı… Sadece işini yapacak birini aramak yerine yaratıcı olarak grubu yeni ve heyecanlı bir yerlere taşıyabilecek birini arıyoruz. Başvuranlardan kendi ses kayıtlarını göndermelerini istiyoruz, ve bunların arasından birkaçını kendi müziğimizden kesitler icra edecekleri canlı seçmelere çağırıyoruz. Seçmeler katılan herkes için duygusal olarak yoğun geçiyor. Besbelli ki aday çok heyecanlı oluyor ve bazen seçme için başka bir ülkeden gelmiş oluyorlar. Ayrıca bizim için de çok büyük bir karar çünkü yeni aile üyemizi seçiyor oluyoruz.
 
Kendinizi yeni üyelere adapte etmeniz zor oluyor mu ? Her üye muhteşem bir sese sahip, bu özel sesleri grubun sesine uydurmak için özel bir çalışma yapıyor musunuz ?
 
Yeni üyelerimizi grubun sesine uyum sağlayabilecek kişiler arasından seçmemiz yardımcı oluyor. Bunun dışında, sadece zaman ve tanıma gerektiren bir iş. Yeni üyemiz Jon bizimle kaynaşmada muhteşem bir iş yaptı. O kişinin yeni olduğunu unuttuğumuzda doğru kişiyi seçtiğimizden hemen emin olabiliyoruz.
 
Sizce grubun dinamikleri açısından, boş vakitlerinizi grupla birlikte geçirmek önemli mi ? Grup içerisindeki rezonansınızın sırrı nedir ?
 
Bence bunun için sağlıklı bir denge var. Konserlerden ve provalardan sonra beraber içki içmeye gitmeyi seviyoruz, ve turneleri bu kadar eğlenceli yapan kısım da işin sosyal yanı. (Turne bitiminde neredeyse birbirimizin zihnini okuyabilecek hale geliyoruz.) İş dışında hiç birbiriyle takılmayan gruplar var, bu benim için garip. Sahnede güçlü bir kimyasal oluşturmak çok önemli ve sahnede birbirinizi sever gibi yaparsanız bunu seyirci anlar. Bir başka yandan, hepimizin arkadaşları ve ailesi var ve onları aklı başında kalabilmek için görmemiz şart !
 
Caz, klasik müzik gibi değişik türlerde parçalar icra ediyorsunuz. Kendinizi bu farklı türlere adapte etmek zor oluyor mu ? Her proje için özel bir hazırlanma süreci oluyor mu ?
 
Benim için The Swingles’ın bir numaralı cazibesi müzikal çeşitliliği. Kendimi bu yeni türlere adapte etmeyi seviyorum ve Berio’dan büyük orkestra müziklerine değişik türler söylemeye bayılıyorum. Bu, her şeyden öte tutuş ve kendini işe adamakla ilgili. Yedimiz de değişik deneyimlere sahibiz – bazıları klasik müzik ile daha rahat, diğerleri cazla vb. – Bu deneyimleri birbirimizle paylaştığımızda en iyi çalışmalarımız ortaya çıkıyor.
 
Sahnedeki krizlerle (mikrofonla alakalı, sözleri unutmak vb.) nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu anılardan birkaç tane paylaşabilir misiniz ?
 
Hatalar olduğunda bu hatalar performans için çok önemli olabilirler. Özellikle uzun turnelerde, birdenbire herkes kendi rutininden çıkar ve yüksek alarm moduna geçer. Benim favorilerimden biri Sara’nın The Diva Aria’nın sözlerini unutması (o ana kadar yaklaşık 200 kere sahnede seslendirmişti) ve anlamsız İtalyanca cümleler doğaçlamasıydı. Gülmemizi kontrol edebilmek için ölüyorduk fakat seyirciden kimse bir şey farketmedi. Bir diğer zaman açıkhava konseri veriyorduk ve siren çalmaya başladı. Tam 5 dk sürdü. Parçayı sirenin tonlarında doğaçladık ve seyirci buna bayıldı. Eğer bu kriz anlarından sağ salim çıkarsanız, seyirci sizi sevecektir, onlara tamamen eşsiz bir deneyim yaşatırsınız.
 
Bize biraz gelecek projelerden bahsedebilir misiniz ? Yeni bir albüm geliyor mu ? Tekrar Türkiye’ye gelip konser vermeyi planlıyor musunuz ?
 
Yukarıda bahsettiğim gibi Çin, Filipinler, Bulgaristan ve Amerika gibi ülkeleri kapsayan uluslararası halk şarkıları aranjmanı albümü üzerinde çalışıyoruz. 2017’nin yaz aylarında çıkmış olacak. Bu şu anki ana odağımız, ama daha bir sürü heyecan verici projelerimiz de var. Türkiye’de tekrar bulunmayı gerçekten çok ümit ediyoruz, oraya yaptığımız gezilere kesinlikle bayılmıştık.
 
Denizli, Ankara ve İstanbul gibi Türkiye’nin çeşitli yerlerinde konserler verdiniz. Bu deneyimleri biraz paylaşabilir misiniz ?
 
Türkiye’ye çok özel bir gezimiz olmuştu. Benim The Swingles ile verdiğim en muhteşem konserlerden biri 2013 yılbaşı konseriydi. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile arenada verdiğimiz bir konserdi ve atmosfer kesinlikle heyecan vericiydi, özellikle Gemiler Giresune’yi söylediğimiz anlarda. 2015’in başındaki İstanbul gezisini de çok sevmiştim – konser sonrasında şehri keşfetmek için birkaç gün fazladan kalmıştım.
 
Son olarak, en favori The Swingle aranjmanınız hangisi ?
 
Benim için bu Ward Swingle’ın klasik aranjmanı olan Clair de Lune – Debussy. Her söylediğimizde bir heyecan. Bu parçadan asla sıkılamam.
 
Röportajımı sonlandırırken Türkiye’de yaşanan son dönemki olaylara gösterdiğiniz tepki için özellikle teşekkür etmek istiyorum. Müziğin kendi içinde barışı bulamamış insanlara ulaşması dileğiyle…
 
Bloğumu zenginleştirdiğiniz ve umutsuz teklifime günümü muhteşem kılan bir cevapla geri dönüş yaptığınız için binlerce kez teşekkürler !
 
ECE DEMİREL

BLOGGER

Picture

Ece Demirel

Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü mevzunu
İstanbul Teknik Üniversitesi MIAM'da Müzikoloji masterı yapıyor
Watsons Türkiye Pazarlama'da çalışıyor
İstanbul - 1992 doğumlu


Powered by Create your own unique website with customizable templates.
  • RÖPORTAJ
  • EN